Merkez Bankaları Küresel Finansal Ortamı Nasıl Etkiliyor?
Temel amacı fiyat istikrarını sağlamak için ekonomide yer alan arz ve talep düzeyini etkilemeye çalışan merkez bankaları kısa vadeli faiz oranlarını araç olarak kullanır. Kısa vadeli faiz oranları fiyatlar genel seviyesini ve ekonomik faaliyetleri etkileme süreci para aktarım mekanizması olarak adlandırılır.
Merkez Bankaları, mal ve hizmet fiyatlarında istikrarı sağlamak için çalışır. Ekonomik büyüme ve toplumsal refah için büyük katkı sağlar. Merkez bankaları bu amacı gerçekleştirmek için uygulayacağı para politikalarına karar verir. Hangi araçların kullanılacağına karar verir. Bu durum merkez bankalarının araç kullanma konusunda bağımsız olduğunu gösterir. Kısa vadeli faiz oranları, bankalardan borç almak ya da bankalara borç vermek amacı ile kullanmış olduğu faiz oranlarıdır.
Merkez Bankası faiz oranlarında değişiklik yaparak para politikasını belirler. Merkez Bankası tarafından kısa vadeli faiz oranlarında değişiklik yapması, bankalar tarafından müşterilere uygulanan faiz oranlarını da etkiler. Bunun yanı sıra Merkez Bankası’nın faiz kararları ile döviz kurları, varlık fiyatları ve beklentilere de etkisi mevcuttur.
Merkez Bankalarının Para Politikasındaki Rolü Nedir?
Küreselleşmenin ortaya çıkardığı finansal alandaki etkiler, ulusal ekonomi politikalarında yeni düzenlemeleri zorunlu hale getirmiştir. Uygulanan para politikaları da gelişmelerden payına düşeni almıştır. Yaşanan krizlerin ardından para politikalarında gelişmelere paralel olarak düzenlemeler zorunlu hale gelmiştir. Gerçekleştirilen düzenlemeler ile finansal sisteme yeni düzen getirilerek sağlıklı bir yapıya kavuşturulmuştur.
Merkez bankaları, fiyat istikrarını sağlama konusunda bağımsızlıklarını kullanarak küresel finans krizinin ardından fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarı da dikkate almıştır. Bu amaçla faiz koridoru ve rezerv opsiyon mekanizması adı altında yeni politika araçları geliştirilmiştir. Küresel ekonomik gelişmelere uyumlu olarak bu politikaları benimseyerek rezervler makul seviyeye getirilmesi amaçlanmıştır. Geliştirilen yeni politika araçları ile para politikasının esnekliği artırılmıştır.
Merkez bankaları, ekonominin küresel finansal şoklara karşı kırılganlığı da azaltılmıştır. Küreselleşme ile ulusal devletlerin ekonomi içerisindeki rolleri sorgulanarak ekonomi politikalarında yeniden düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Daha ziyada kısa vadeli sermaye çıkışlarının yoğun uygulandığı ekonomilerde, küreselleşmenin olumsuz etkilerini önlemek adına yeni ekonomi politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu düzenlemeler genellikle para politikaları ile ilgili olduğu için para politikaları alanında yapılır. Dünya genelinde para politikalarının amaçları ve kullanılan araçlar, iktisadi gelişmeler ışığında ihtiyaçlara göre geliştirilerek şekillenmiştir. Genel olarak bakıldığında para politikalarında amaç, fiyat istikrarını sağlama, koruma ve potansiyel büyüme hızını doğal düzeye yaklaştırmaktır.
Döviz Kurları Uluslararası Ticareti Nasıl Etkiler?
İthalatın ve ihracatın gelişmesi açısından teorik olarak döviz kurlarının seviyesi ve gerçekleştirilen değişikler ile yakından ilişkilidir. Bunun yanı sıra yapılan çalışmalar, döviz kurlarının ihracat ve ithalatta etkili olan unsurların başında yer aldığı gösteriyor. İhracatta sağlanan artışın ana belirleyicisi dış taleple oluşan artışlar ve işgücü maliyetlerindeki seviyedir. Diğer bir husus ise iç talep seviyesinde yaşanan değişiklikler ile döviz kurları bu üç unsurun ardından gelmektedir.
Döviz kurları teorik olarak sanayi ürünlerinin ihracattaki rekabet gücünü artırabilir. Döviz kurlarında görülen artışlar rekabet gücünü etkiler. Döviz kurunda yaşanan artış meyilli dönemlerde fiyatların aşağı çekilerek rekabet gücünün artırılması amaçlanır. Alıcılar TL de yaşanan değer kayıpları dönemlerinde fiyat indirimlerini talep eder.
Bundan dolayı döviz kurlarının artış olduğu dönemlerde sanayi ürünlerinde gerçekleşen ihraç birim fiyatlarında gerilemeye neden olur. Bu durum da ihracattaki artışı sınırlar. Döviz kur artışları ihracat için tek başına etkili olmayabilir. Bundan dolayı ihracatçılara sürekli olarak artan döviz kuru değil istikrarlı kur ve iş ortamı gereklidir.
Merkez Bankası Faiz Değişiminin Etkisi Nedir?
Merkez Bankası tarafından faiz değişiminin iyi yönde ve kötü yönde olmak üzere iki farklı etkisi görülür. Faiz artırımı gerçekleştiğinde tüketimde azalmalar başlayarak tasarrufa yönelik artar. Bu sayede kaynaklar çoğalır ve yatırımlar için finansman kaynağı bulma imkânı ortaya çıkar. Tüketimde ortaya çıkan azalış enflasyonda yavaşlamayı beraberinde getirir.
Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen faiz artırımı, yatırım maliyetlerinde artışlara sebep olur. Ortaya çıkan maliyet artışları yatırımcılar açısından kredi alımlarında mesafeli yaklaşımları öne çıkarır. Bunun yanı sıra istihdam da masrafa yol açmasından dolayı istihdamda düşüş gerçekleşir. Faiz artırımı ile işsizlik oranlarında artış görülürken ülkenin büyüme verilerinde de gerileme başlar. Dolayısı ile faiz artırımı ile ekonomik gelişmelerde zincirleme etkiler oluşur.
Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen faiz değişikleri, piyasadaki mevcut talebi azaltır. Bu durum harcama eğilimin de azalmasını tetikler. Uygulanan politika sonucunda bankalar, Merkez Bankası tarafından para talep edildiği zaman yüksek faiz oranları ile karşı karşıya kalınır. Kaynakların korunması adına müşterilerin mevduat hesapları da yüksek faiz oranı ile işlem görmesi istenir. Böylelikle bankalar mevduat hedeflerine ulaşırken, azalan harcama düşüncesi sonucu talep enflasyonu da kontrol altına alınır.
Gerçekleşen faiz artırımları yatırımlara doğal olarak da istihdama negatif yönlü etkisi olur. Kredi alımlarında dezavantajlı geri ödeme tutarlarından dolayı fazla rağbet görmez. Faiz artırımı yüksek fırsat sunarak yatırım yapmak isteyenler risk alarak iş yeri açma veya faaliyetlerinin genişletmek açısından mantıklı görülür. Bu etkenlere bağlı olarak faiz artırımı dönemlerinde iş yerinde çalışan sayısı azalır.
Merkez Bankalarının Çıkardığı Dijital Paralar Gerçek Mi?
Günümüzde teknoloji baş döndürücü bir şekilde gelişiyor. Ticaret, pazarlama, finans ve üretim alanlarda dijital dönüşüm önemini artırıyor. Bu süreçte e ticaret kavramı da ön plana çıkmış oldu. Kâğıtsız ticaret olarak adlandırılan yeni kavramlar yeni iş süreçlerini ortaya çıkardı.
Yeni dönemin öne çıkan özelliklerinden birisi de finansal ürün ve hizmetleri geniş kesimlere erişimi sağlamayı mümkün kılacak yeniliklerin uygulayama geçirilmesi oldu. Bu süreç parasal alan da önemli dönüşümlere kapı açtı. Kripto paraların varlığı bu yeni dönemin habercisi oldu. Süregelen tarihten beri insan ihtiyaçları ve ekonomik faaliyetler her dönem değişmiş ve çeşitlenmiştir. Değişim ve çeşitlenme para formlarında da değişikliği öne çıkarmıştır.
Takas sistemi başlayan sistem, mal, para, tartı para, madeni para, temsili para gibi aşamalardan geçerek günümüze kadar gelerek kâğıt para formu ile devam etmekte. Yeni süreçte ise yeni aşamanın ayak sesleri öne çıkıyor. Merkez Bankası para politikalarına yön verirken para formlarında teknolojik gelişmelere paralel uyguladığı politikalarda dijital parayı şimdilik ön görmüyor.
Günümüzde kart tabanlı işlemlerin mevcut olması, yazılım tabanlı işlemlere geçiş söz konusu. Dijital para olarak adlandıran varlıkların fiziksel bir biçime dönüştürülememesi ilerleyen süreçlerde bu engelin kalkarak dijital paraların benimsenmesi yaygınlaşacaktır. Günümüz para sisteminde kripto para, sabit coinler ve Merkez Bankası dijital paraları mevcuttur.
Merkez Bankaları Küresel Ekonomik Zorluklara Etkili Bir Şekilde Çözüm Sağlayabilir mi?
Geride bırakılan yıllar sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Ekonomik iyileştirmeyi desteklemek amacı ile yetkili kurumlar sürdürülebilir kalkınmaya yönelik yapılacak yatırımları kolaylaştırmak adına politika yürütenler zor mücadelenin öne çıkacağını vurguluyor.
Politika uygulayan kurumlar, halk sağlığını, borç yönetimini, uygulanacak bütçe politikalarını Merkez Bankası aracılığı ile ve yapısal reformlar ile gerçekleştiriyor. Bu aşamada zorluklarda öne çıkıyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için sadece Merkez Bankası’nın yeterli olmadığı, bu noktada iş çevrelerinin de iyileştirerek, emek ve ürün pazarının artırılarak ve şeffaflık ile gerçekleşeceğinin altı çizilmeli.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Anıl UZUN