Yeni bir başlangıç: Dijital Para Birimi

Parayı kim sevmez? Ben kendim tüm kötülüklerin kökeni olduğunu düşünmeme rağmen, severek kullanıyorum her insan gibi. Para kapitalist düzende tek gerçek, insanların, ülkelerin ve dünyanın düzeninin temel çarkı. Ama her şey gibi parada değişiyor, dünya dijital para birimlerini kucaklamanın eşiğinde, bu yüzden bu konuyla ilgili bir şeyler yazmanın zamanının geldiğini düşündüm. 

Sümerlerden beri var olan maddi para, her şeyin dijitalleşmesinden nasibini tabii ki alacaktı.  Bildiğimiz fiat parası veya para birimi, emtialar veya altın gibi nadir metaller tarafından belirlenen değerinden kopalı bayağı oluyor. Borsanın olaya girlmesi ile para değeri zaten değerli metallerle ölçülmekten uzaklaştı. Peki paranın değerini belirleyen ne? Bugün para ona atfettiğimiz değere sahip. Dünyadaki herkes bir hesaplama ve hafıza becerisine sahip aslında. Bu durumda hepimiz sahip olduğumuz veya borçlu olduğumuz kadar değerliyiz.  Maddi olarak kendimize eklediğimiz veya çıkardığımız kadar değerliyiz – aylık bütçemiz kadarız. Tüm dünya teorik olarak böyle.

Para birimi nasıl çalışır?

Her para birimi merkezi bir mekanizma tarafından kontrol edilir – kendi ülkenizde, merkez bankası tarafından veya SWIFT sisteminin uluslararası transferleri tarafından denetlenir. Bu tür kontrol mekanizmaları aslına kamu yararınadır, bu şekilde yapılan transferler veya paranın kendisi “yasallaştırılır” – bu kontrol mekanizmaları dışında yapılan her parasal işlem yasaların ihlali olarak kabul edilir. Bu tür bir yasal düzenleme içinde parasal olarak hiçbir vatandaşın mahremiyeti yoktur. Küçük bir örnekle açıklamam gerekirse: kredi skoru bankalar kişilerin para harcama alışkanlıklarına göre ürün sunar. Bu alışkanlıkların kaydı da kredi skoru olarak tutulur. Kazandığınız her para ve yaptığınız her harcama hem devlet hem de bankalar tarafından izlem altındadır. Bu merkezileştirme mekanizmasını oluşturan aracılar da ekonomi üzerinde oluşturdukları maliyet baskısı ise para biriminin daha yavaş olarak hareketlenmesine sebep olur. 

Kendi kendine katlanarak gelişen transistör teknolojisi ile internetin ortaya çıkışı ve erişiminin yaygınlaşması, paranın kendisinde dijitale geçme gerekliliğini de doğurdu. Warren Buffett da dahil olmak üzere yatırım holdingleri bu dönüşümü hatta bazılarının dediği gibi devrimi, yok olmaya mahkum büyük bir aldatmaca olarak adlandırdılar. Bence yanılıyorlar. Bu bana Lord Kelvin ve Thomas Edison’un uçaklar ve radyolar hakkındaki tahminlerini hatırlatıyor. 

Dünya tarihinin şarlatanlık ve düzenbazlıklarla dolu olduğunu tabii ki biliyorum. Hele ki konu para olunca. Ancak ilk başta ordu tarafından kullanılması için geliştirilen bilgisayarın şu anda herkesin dizinin üstünde kullanılabilir hale gelmesi gibi, hesaplama gücünün ve internet erişiminin sağladığı avantajla parayı dijitalleştirmesi de kaçınılmazdı. 

Dijital Para Birimi

Dijital para birimi, temel anlamıyla yeni bir şey değil zaten – ürünlerini kullanarak yaptığınız her harcama için size puan veren bir banka,  bir “loyalty” programı olan herhangi bir kredi kartı şirketi gibi hizmetlerin sonucunda adım adım geldik buraya. Çoğu işletme nakit para kabul etmiyor bugun. Henüz piyasadaki dayanıklılığı dolar kadar olmasa da (BTC Dolar’ın tahtına oynuyor diyebileceğiz bence çok yakında) kabul görmeye başladı dijital paralar. 

Elbette bu konular, David Chaum’un 1983 gibi erken tarihli bir sonraki finans döneminin temelini atan birkaç makale tarafından yıllar önce ele alındı. Dijital para birimindeki ilk girişimlerden biri olan ve merkezi Amsterdam’da bulunan DigiCash altı yıl sonra beklenen atılımını yapabildi. Girişimi resmi olarak 1998de kapandı. Bu öncü hareket ABD’de bir onkolog ve bir avukata ilham vermişti, Silver & Gold Inc. şirketinin e-altın ürünü 2009’da 5 milyon müşteriye ulaştı ve yılda 2 milyar ABD doları harcama yaptı. Şirketin batmasından  sonra bir dizi cezai kovuşturma başlasa da bu fikirler sonraki yıllarda özellikle Japonlar tarafından başarılı şekilde icra edilen girişimlere ilham verdi. 

Anıl Uzun